0
Cevap Dilekçesi Verilmemesinin Sonuçları Yetkin Yayınları Leyla Akyol

Cevap Dilekçesi Verilmemesinin SonuçlarıMedeni Usul Hukukunda

Liste Fiyatı : 110,00
9786050504941
366706
Cevap Dilekçesi Verilmemesinin Sonuçları
Cevap Dilekçesi Verilmemesinin Sonuçları Medeni Usul Hukukunda
110.00

"Davanın açılması üzerine, mahkemece kendisine dava dilekçesi tebliğ edilen davalı, dava dilekçesine karşı süresi içinde yazılı olarak cevap dilekçesi vererek, anayasanın 36 ncı maddesinde güvence altına alınmış bulunan savunma hakkını kullanabilir. Ancak, davalı, dava dilekçesine karşı, mutlaka cevap dilekçesi vermek zorunda değildir. Çünkü cevap dilekçesi vermek, bir hak olup davalı için bir yük ya da yükümlülük teşkil etmemektedir. Cevap dilekçesi verilmesi gibi verilmemesi de savunma hakkının kapsamına dâhil olan bir husustur. Her ne kadar hukukta susma, kural olarak ikrar sayılmamakta ise de, davalının, kendisine karşı açılmış bir davaya süresi içinde cevap dilekçesi vermeyerek susmasına, medeni usul hukukunda bazı sonuçlar bağlanmıştır. Bu sonuçlardan en önemlisi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 128 inci maddesinde, “Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır” şeklinde düzenlenmiştir. Kanun koyucu, süresinde cevap dilekçesi verilmemesine bağladığı bu özel sonuç dışında, konu hakkında başka bir düzenleme yapmamıştır. Her ne kadar, m. 128’de davayı inkâr dışında bir düzenleme yapılmamış ise de, cevap dilekçesi verilmemesinin özellikle dilekçeler aşamasına etkisi ve davanın inkâr edilmiş sayılması nedeniyle; inkâr kavramının anlamı, inkâr savunmasının kapsamı, değiştirilmesi ve genişletilmesi, inkâr savunmasında ispat ve delil gösterme faaliyetinin nasıl gerçekleşeceği gibi konularda, doktrinde farklı görüşler bulunduğu gibi uygulamada da çok farklı kararların verildiği görülmektedir. İşte burada kısaca belirtilen teorik ve pratik önemi nedeniyle, konunun, doçentlik tezi olarak ele alınmasının uygun olacağını düşünerek, bu kitabı hazırlamış bulunmaktayız.

Her ne kadar bu kitap, aylarca süren yoğun bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkabilmiş ise de, üzerimde emeği olan, bana destek olan kişilere teşekkür etmemem, vefasızlık anlamına gelirdi. Bu vefasızlığı yapmamak için, bana emek veren ve destek olan kişilere, burada teşekkür etmek istiyorum.

Bu anlamda öncelikle, akademik yaşantımda, bana verdikleri emek, yakın destek ve öğrettikleri için, asistanlığını yaptığım kıymetli Hocalarım, Prof. Dr. Ramazan ARSLAN’a, Prof. Dr. Ejder YILMAZ’a, Prof. Dr. Süha TANRIVER’e, şükranlarımı sunuyor ve çok teşekkür ediyorum.

Aramızdan ayrılarak ebediyete intikal eden, ancak kendisini hiçbir zaman unutmadığım değerli Hocam, Doç. Dr. Halûk KONURALP’e, bana kattıkları ve öğrettikleri için çok teşekkür ediyor, kendisini, özlem ve rahmetle anıyorum.

Hayatımın en zorlu günlerini geçirdiğim bir dönemde, sorunlarımı paylaşarak bana destek olan, yardımlarını esirgemeyen, kıymetli hocalarım, Prof. Dr. Enver BOZKURT’a ve Prof. Dr. Köksal KOCAAĞA’ya, şükranlarımı sunuyor ve kendilerine çok teşekkür ediyorum.

Çocuklarını yetiştirmek için her türlü fedakârlığı gösteren, onlardan hiçbir şeyi esirgemeyen, sevgili Annem Zeynep AKYOL ve sevgili Babam Mustafa AKYOL’a, binlerce kez teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.

Ve belki de teşekkürü en çok hak eden, sevgili eşim Doç. Dr. Kudret ASLAN. Akademik yaşantım dâhil hayatımın her anında bana destek olan, moral veren, bana inanan ve beni cesaretlendiren; tezimle ilgili konuları dakikalarca benimle tartışan; birçok konuda farklı şekilde düşünsek de, önerileriyle çalışmama katkı sunan; ince esprileriyle beni dakikalarca güldürüp sıkıntılarımı dağıtan, sevgili Eşim! Sana teşekkür etmiyorum! Çok teşekkür ediyorum… Ve ben de sana, iyi ki varsın diyorum…

Son olarak, her zaman yakın ilgi ve desteğini benden esirgemeyen, çalışmamın kısa süre içinde kitap halinde yayınlanmasını sağlayan, Yetkin Yayınevi sahiplerinden Sayın Muharrem BAŞER ile Sayın Ziya GÜLKÖK'e ve ayrıca başta Nilüfer AYDIN ERDOĞAN olmak üzere emeği geçen bütün "Yayınevi Çalışanları"na en içten teşekkürlerimi sunuyorum." (Önsözden)

  • Açıklama
    • "Davanın açılması üzerine, mahkemece kendisine dava dilekçesi tebliğ edilen davalı, dava dilekçesine karşı süresi içinde yazılı olarak cevap dilekçesi vererek, anayasanın 36 ncı maddesinde güvence altına alınmış bulunan savunma hakkını kullanabilir. Ancak, davalı, dava dilekçesine karşı, mutlaka cevap dilekçesi vermek zorunda değildir. Çünkü cevap dilekçesi vermek, bir hak olup davalı için bir yük ya da yükümlülük teşkil etmemektedir. Cevap dilekçesi verilmesi gibi verilmemesi de savunma hakkının kapsamına dâhil olan bir husustur. Her ne kadar hukukta susma, kural olarak ikrar sayılmamakta ise de, davalının, kendisine karşı açılmış bir davaya süresi içinde cevap dilekçesi vermeyerek susmasına, medeni usul hukukunda bazı sonuçlar bağlanmıştır. Bu sonuçlardan en önemlisi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 128 inci maddesinde, “Süresi içinde cevap dilekçesi vermemiş olan davalı, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılır” şeklinde düzenlenmiştir. Kanun koyucu, süresinde cevap dilekçesi verilmemesine bağladığı bu özel sonuç dışında, konu hakkında başka bir düzenleme yapmamıştır. Her ne kadar, m. 128’de davayı inkâr dışında bir düzenleme yapılmamış ise de, cevap dilekçesi verilmemesinin özellikle dilekçeler aşamasına etkisi ve davanın inkâr edilmiş sayılması nedeniyle; inkâr kavramının anlamı, inkâr savunmasının kapsamı, değiştirilmesi ve genişletilmesi, inkâr savunmasında ispat ve delil gösterme faaliyetinin nasıl gerçekleşeceği gibi konularda, doktrinde farklı görüşler bulunduğu gibi uygulamada da çok farklı kararların verildiği görülmektedir. İşte burada kısaca belirtilen teorik ve pratik önemi nedeniyle, konunun, doçentlik tezi olarak ele alınmasının uygun olacağını düşünerek, bu kitabı hazırlamış bulunmaktayız.

      Her ne kadar bu kitap, aylarca süren yoğun bir çalışmanın sonucunda ortaya çıkabilmiş ise de, üzerimde emeği olan, bana destek olan kişilere teşekkür etmemem, vefasızlık anlamına gelirdi. Bu vefasızlığı yapmamak için, bana emek veren ve destek olan kişilere, burada teşekkür etmek istiyorum.

      Bu anlamda öncelikle, akademik yaşantımda, bana verdikleri emek, yakın destek ve öğrettikleri için, asistanlığını yaptığım kıymetli Hocalarım, Prof. Dr. Ramazan ARSLAN’a, Prof. Dr. Ejder YILMAZ’a, Prof. Dr. Süha TANRIVER’e, şükranlarımı sunuyor ve çok teşekkür ediyorum.

      Aramızdan ayrılarak ebediyete intikal eden, ancak kendisini hiçbir zaman unutmadığım değerli Hocam, Doç. Dr. Halûk KONURALP’e, bana kattıkları ve öğrettikleri için çok teşekkür ediyor, kendisini, özlem ve rahmetle anıyorum.

      Hayatımın en zorlu günlerini geçirdiğim bir dönemde, sorunlarımı paylaşarak bana destek olan, yardımlarını esirgemeyen, kıymetli hocalarım, Prof. Dr. Enver BOZKURT’a ve Prof. Dr. Köksal KOCAAĞA’ya, şükranlarımı sunuyor ve kendilerine çok teşekkür ediyorum.

      Çocuklarını yetiştirmek için her türlü fedakârlığı gösteren, onlardan hiçbir şeyi esirgemeyen, sevgili Annem Zeynep AKYOL ve sevgili Babam Mustafa AKYOL’a, binlerce kez teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.

      Ve belki de teşekkürü en çok hak eden, sevgili eşim Doç. Dr. Kudret ASLAN. Akademik yaşantım dâhil hayatımın her anında bana destek olan, moral veren, bana inanan ve beni cesaretlendiren; tezimle ilgili konuları dakikalarca benimle tartışan; birçok konuda farklı şekilde düşünsek de, önerileriyle çalışmama katkı sunan; ince esprileriyle beni dakikalarca güldürüp sıkıntılarımı dağıtan, sevgili Eşim! Sana teşekkür etmiyorum! Çok teşekkür ediyorum… Ve ben de sana, iyi ki varsın diyorum…

      Son olarak, her zaman yakın ilgi ve desteğini benden esirgemeyen, çalışmamın kısa süre içinde kitap halinde yayınlanmasını sağlayan, Yetkin Yayınevi sahiplerinden Sayın Muharrem BAŞER ile Sayın Ziya GÜLKÖK'e ve ayrıca başta Nilüfer AYDIN ERDOĞAN olmak üzere emeği geçen bütün "Yayınevi Çalışanları"na en içten teşekkürlerimi sunuyorum." (Önsözden)

      Stok Kodu
      :
      9786050504941
      Boyut
      :
      16x23,5
      Sayfa Sayısı
      :
      538
      Basım Yeri
      :
      Ankara
      Baskı
      :
      1
      Basım Tarihi
      :
      2019 Ekim
      Kapak Türü
      :
      Karton Kapak
      Kağıt Türü
      :
      1. Hamur
      Dili
      :
      Türkçe
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat