0

Gerekçe ile Karar Arasındaki Çelişki Hakkında

YARGITAY 13.HD, E.2016/10788 K.2018/7444 T.28.6.2018

ÖZET: Yargıtay İBK'sine göre; tefhim edilen hüküm ve gerekçeli karardaki hükmün çelişkili olması bozma sebebidir.

DAVA VE KARAR: 1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.

Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2. maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.

Temyize konu davada mahkemece, gerekçeli kararın son paragrafında"....Davaya konu taraflar arasında yapılan devre mülk satış vaadi sözleşmesi, matbu olarak hazırlanmış adi yazılı belge niteliğinde olması nedeniyle resmi şekilde yapılmadığından TMK’nın 706. maddesi ile TBK’nın 237. maddesi gereğince geçersiz olup, taraflara hak ve borç doğurmayacağından, hukuken geçersiz olan sözleşmeye göre tarafların birbirlerinden aldıkları şeyleri sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği iade etmeleri gerektiği..." gerekçesine dayalı olarak taraflar arasında imzalanan sözleşmenin devre mülk sözleşmesi olduğu kabul edilip davanın kabulü denilmiştir. Oysa ki hüküm fıkrasının 1. bendinde "Taraflar arasında yapılan 25/07/2015 tarihli 202295 nolu ... Termal Resort devremülk satış vaadi sözleşmesinin cayma hakkı kullanılarak fesih edildiğinin tespitine..." denilerek gerekçe ile karar arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus açıklanan yasal düzenlemeye göre HMK 297. maddesine aykırı olup, bozmayı gerektirir.

SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Bu Bilgi Yararlı Oldu mu?
Anket Sonuçları
Kapat