0

RİSKLİ YAPI KAVRAMI VE TESPİTİ-IV

RİSKLİ YAPI KAVRAMI VE TESPİTİ-IV

 

DEĞERLENDİRME VE SONUÇ

 

İnceleme konusu olan riskli yapı kavramı ve tespitiyle ilgili olarak gözlenen ilk sonuç; Türkiye’nin ciddi bir deprem tehlikesi altımda olduğu yönündedir. %98’lik alanı deprem bölgesi içerisinde olan ülkemizde binaların mühendis uzmanlığı olmadan, depreme dayanıksız olduğu ve çoğunluğunun 5.7 ile 6.0 şiddetinde bir depremden sonra ciddi kayıplara maruz kalacağı anlaşılmıştır. 6306 Sayılı Kanunun düzenlenme tarihinin Van depreminin ertesi yılı olması ise kanuni sürecin tarihsel temelleri hakkında bilgi vermektedir.

6306 Sayılı Kanuna göre riskli yapı kavramının içeriğinde ise; ekonomik olarak ömrünü tamamlamış olma kavramının, riskli yapının içeriğini oldukça genişlettiği yönünde bir yorum yapmak mümkündür. Kanun koyucunun 3194 Sayılı İmar Kanunundaki sınırlandırılmış “bina” tanımını 6306 Sayılı Kanunda “yapı” kavramının anlamı olarak birebir şekilde tercih etmesi, gai olarak da “ekonomik olarak ömrünü tamamlama” kavramını sınırlandırmak yönünde bir düzenleme gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Bahsedilen gereklilik “yıkılma veya ağır hasar görme riski ilmi ve teknik verilere dayanan” kısmındaki gibi “ilmi ve teknik verilere” dayanmalıdır. Dolayısıyla yüzlerce yıllık Galata Kulesi’nin yapılan restorasyon çalışmalarıyla hala ziyaret edilebilecek düzeyde ayakta kalması ile Tarlabaşı veya benzer sosyolojik yapıdaki yerleşimlerdeki binaların fonksiyonunu yitirmesinin kıyaslanması yerine bilimsel ve teknolojik ölçümler öne çıkartılmalıdır.

Riskli yapı tespitinin yapılması hususundaysa ilgili idari işleme karşı kanuni başvuru süresinin yarı yarıya azaltılmasının hak arama özgürlüğüne engel bir düzenleme olduğu kanaatindeyim. 30 günlük dava süresi genel düzenleme olan 60 günlük süreden önemli ölçüde ayrılmaktadır. Kaldı ki açılan davalarda görüldüğü üzere Danıştay 14.Dairesi; idari işleme karşı açılan davalarda aranan menfaat bağını oldukça sıkı şekilde yorumlamakta ve idarenin eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun kapatılmasına sebebiyet vermektedir.

Yine tespite ilişkin düzenlemede göze çarpan diğer nokta riskli yapı işlemine karşı yapılan itirazları inceleyen heyette hukukçu bir kişinin olmamasıdır.

Ayrıca yapı malikleriyle yapılacak işbirliğinden ziyade Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na sıkı sıkıya bağlı olan düzenlemede Bakanlıkça yetki  verilen İdarenin belirlenmesi ya da Bakanlıkça belirlenen alanlarda riskli yapı tespitinin yaptırılmasının istenmesi ya da riskli yapı tespitini reddeden maliklerin binalarına karşı Bakanlıkça veya İdarece riskli yapı tespiti yapılması veya yaptırılması düzenlemeleri işbirliği ilkesini zedelemektedir.

Yine elektrik, doğalgaz ve suyun uygulamanın yürütülmesi sırasında kesilmesi zorlayıcı etki göstermektedir.

Ayrıca uygulamada ortaya çıkan sonuçlardan biri de riskli yapı tespitine başvuran yapı maliklerinin daha ziyade birlikte mülkiyet sahibi oldukları kişilerle sorunlarının olması göze çarpmıştır. Bu yönüyle yeni düzenlemelerde kişilerin riskli yapı tespitine karşı korkutulmasının önü alınmalıdır.

Son olarak göze çarpan husus ise yürütme organının riskli yapı tespiti konusunda aceleci olduğu yönündedir. Başvuru sürelerinin kısalığı, birlikte mülkiyet hallerinde tek kişinin başvurusunun yeterli sayılması, İdare ve Bakanlık faaliyetine ağırlık verilmesi, riskli yapı tespiti yaptırmayan kişilere uygulanacak yaptırımlar bizi bu sonuca itmektedir.

 

 

 

 

 

 

KAYNAKÇA

 

  • TBMM, Sıra No:180, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu, s.4

 

      -  TBMM Genel Kurul Tutanağı, 24.Dönem 2.Yasama Yılı, 78.Birleşim, s.35-87

 

  • KINAŞ Özcan, Riskli Yapılar ve Kentsel Dönüşüm Çalışmaları, Tunceli Örneği, Yüksek Lisans Tezi Yapı Eğitimi Ana Bilim Dalı, s.31-33

 

 

  • KARAKOCALI/TOKBAŞ/SENCER/KURŞUN, Sorularla Kentsel Dönüşüm Hukuku, İstanbul 2017,s.23

 

  • ÇINAR Burak Halil, Kentsel Dönüşümde Riskli Yapı Kavramı ve Riskli Yapının Unsurları, İstanbul Barosu Dergisi, C.92, S.2018/6, s.196-201

 

 

 

  • Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Bursa’nın Kentsel Dönüşüme İhtiyacı Var, s.5-9

 

 

  • PAKEL Nafi, 6306 Sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası, İstanbul Barosu Dergisi, C.87 S.2013/1 s.276-280

 

  • Anayasa Mahkemesi, GK, E.2012/87 K.2014/41 T.27.2.2014( Lex Pera)

 

 

  • ÖNGÖREN Gürsel, Kentsel Dönüşüm Hukuku, İstanbul, s.43-48

 

  • BAYRAKTARGİL Burak, Riskli Yapıların Tespit Edilmesine İlişkin Esaslar ve Türk Deprem Yönetmeliğinin Karşılaştırılması, Yüksek Lisans Tezi, Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı, s.1-3

 

  • ÇAKIR Burak Halil, Kentsel Dönüşüm Kapsamında Riskli Yapıların Yıkılması ve Yeniden Değerlendirilmesi Sürecinde Meydana Gelen Uyuşmazlıklar, Yüksek Lisans Tezi İstanbul Ticaret Üniversitesi Özel Hukuk Ana Bilim Dalı, s.20-48

 

 

  • Danıştay 14.D, E.2014/11276 K.2015/3850 T.13.5.2015

 

  • Danıştay 14.D, E.2015/7502 2016/650 T.4.2.2016

 

  • Danıştay 14.D, E.2016/8597 K.2017/438 T.1.2.2017

 

  • Danıştay 14.Dairesi, E.2016/626 K.2017/175 T.18.1.20

TÜMAY DÖNMEZ-MAYIS 2019, KADIKÖY



Bu Bilgi Yararlı Oldu mu?
Anket Sonuçları
Kapat