0

RİSKLİ YAPI KAVRAMI VE TESPİTİ-I

RİSKLİ YAPI KAVRAMI VE TESPİTİ

 

Riskli yapı kavramının yasal dayanağı 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’ dur. Kavramın tanımlanmasından önce ilgili metnin kanunlaştırılma süreci hakkında kısaca bilgi verilmesi gerektiği kanaatindeyim.

6306 SAYILI KANUNUN HAZIRLANMA SÜRECİ

 

Türkiye, tektonik yapısı gereği her an deprem tehlikesi altında bulunan bir bölgede bulunmaktadır. Keza yakın tarihe bakıldığında “99 Depremi” olarak adlandırılan yıkıcı depremde on binlerce yurttaş hayatını kaybetmiştir. 2011 yılındaysa Van Depreminde ciddi can kayıpları ortaya çıkmış ve bir düzenleme yapma zorunluluğu doğmuştur.

Yukarıda açıklanan olgular doğrultusunda harekete geçen TBMM kanun hazırlıklarına başlamıştır. Hazırlanan Komisyon Raporunun “Genel Gerekçe” kısmında gösterildiği üzere devletin; sağlıklı ve düzenli kentleşmeyi gerçekleştirmesi Anayasal bir görevdir.[1] Hele Türkiye gibi orta derece şiddetteki depremlerde dahi hasar gören yapıların bulunduğu bir ülkede aynı zamanda sosyal devlet olmanın gereklerinden birisi, bu konuda düzenleme yapmaktır. Anılan gerekçede; önceki kanunda kentsel dönüşümün gerektiği yerlerin “zorlama” yoluyla tasfiyesi sağlanırken yeni düzenleme ile “gönüllülük” esasının devreye sokulmasının hedeflendiğinin altı çizilmiştir. Pek tabii gönüllülüğün olmadığı durumlarda devlet cebri icra yetkilerini kullanabilecektir.

Tasarının kendi açımdan en çok dikkat çeken cümlesi “Tasarı, afet meydana geldikten sonra “yara sarma” değil de “yara almama” anlayışına dayanmakta; böylece Anayasadaki “sosyal hukuk devleti” ilkesinin hayata geçirilmesi için önemli ve etkili bir adım atılmasını temin etmektedir.”[2]

Komisyon raporunun devamında açıklanan, tasarının madde gerekçelerinde “ Riskli Yapı”  kavramına ilk kez 2.maddenin tanımlar kısmında rastlamaktayız. Peşi sıra gelen 3.maddede tanıma uygun şekildeki alanlar bakımından uygulanacak usul ve esasların düzenlenmesi ve ilgili alanlara uygulanacak usul ve esaslardan sorumlu olanların belirtildiği ifade edilmiştir. Gerekçe kısmını kısaca özetlemek gerekirse riskli yapının tanımı, riskli yapıya uygulanacak usul ve esaslar, sorumlular ve bağlanan sonuçlar açıklanmıştır.

Komisyon Raporu’nda yapılan açıklamalara göre; Türkiye’nin %90’ ı deprem bölgesi içinde yer almaktadır. Keza afet riskinin yanında kaçak yapıların yaygınlığı da kanunda bahsi geçen dönüşümü gerekli kılmaktadır.

İlgili tasarıya yapılan eleştiriler; yürütmeyi durdurma kararının kaldırılması sebebiyle ortaya çıkacak mağduriyetlerin giderilmesinin zorlaşacağı, gönüllülük esasının tam olarak yerleştirilmediği, tespitlere yapılacak itirazları inceleyecek heyetin oluşumunun hakkaniyetli olmadığı ve belediyelerin kentsel dönüşüme ilişkin yetkilerinin geçersiz kaldığı yönünde yoğunlaşmıştır.[3]/[4]

RİSKLİ YAPI KAVRAMI NEDİR?

 

Riskli yapı kavramının kanuni tanımından önce yapı kavramından ne anlamamız gerektiğini incelememiz gerekmektedir.

Yapı; kendi başına kullanılabilen, insanların oturma, çalışma, dinlenme, ulaşım, eğlenme ve ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasını sağlayan, karada ve suda, daimi veya geçici, yer altı ve yer üstü inşaatı ile bunların tamirlerini içine alan tesislere denir.[5]

6306 Sayılı Kanun’un 2.maddesine göre riskli yapı; riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak tespit edilen yapıyı ifade eder.

Riskli yapının tanımında yer verilen riskli alan ifadesi ise zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, Bakanlık veya İdare tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının görüşü de alınarak belirlenen ve Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca kararlaştırılan alanı ifade eder.

Riskli yapı ve riskli alan ilişkisine değinmek gerekirse; bir yapının riskli alan içinde yer alması o yapının riskli yapı olarak tespit edilmesine yol açabilir.

Riskli yapı tespiti yapılabilecek hallerden biri de yapının riskli alan içinde bulunmasıdır. Ancak bir yapının riskli alan içinde bulunması o yapının riskli yapı olduğunu göstermez. Riskli alan içinde bulunan yapı için de riskli yapı tespitinin ayrıca yapılması gerekmektedir.[6]

İlgili kanun maddesinden anlaşıldığı üzere, bir yapının riskli yapı olarak kabul edilebilmesi için söz konusu yapının ekonomik ömrünü tamamlamış olması veya yıkılma ve ağır hasar görme tehdidi altında bulunması gerekir. Bunun yanında ekonomik ömrün tamamlanmış olması hali ile yıkılma ve ağır hasar görme riskinin bulunması halinin ilmi ve teknik verilere göre tespit edilmesi şarttır.[7]

Aynı kanunun 7.maddesi gereği riskli yapıların tespit edilmesine ilişkin usul ve esaslar, risklilik kriterleri hususları yönetmelikle düzenlenmiştir.

6306 Sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 7.maddesinde; riskli yapı tespitinin kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma, eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan yapılar ile hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılar hakkında yapılacağı belirtilmiştir.

Riskli yapı tespitinin hangi yapılarda yapılacağının kanunda açıkça gösterilmemesine rağmen uygulama yönetmeliğinin işaret edilen hükmü “yapı” kavramını açıklayıcı fonksiyon üstlenmiştir.

Yönetmeliğin belirlediği kapsama göre her türlü binanın, kafenin, ahırın, ardiyenin ve benzer işlevleri gören üstü kapalı yerlerin kanunun belirlediği yapıya dahil olduğu kabul edileceğini düşünmekteyim. Kaldı ki aynı maddenin devamında da metruk binaların, ikamet edilmeyen yapıların ve bütünlüğü bozulmuş yapıların riskli yapı tespitine konu olamayacağı belirtilmiştir.

Dolayısıyla kanun koyucunun da esas amacı olan afet risklerinin yaşanmadan atlatılması için insanların sıklıkla yerleşik olduğu, bir arada yaşadığı yapıların bu kapsamda olduğu yönünde bir yorum amaç ile uyumlu olur.

Kısacası

  1. İnşaat halinde olup içinde ikamet edilmeyen yapılar
  2. Ağır hasarlı olup içinde ikamet edilmesi mümkün olmayan yapılar

Riskli yapı kapsamında değerlendirilemezler.

            Riskli yapının unsurlarının tasnifine gelindiğinde ise

  1. Bir binanın yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıması ya da ekonomik ömrünü tamamlamış olması (seçimlik iki alt unsur)
  2. İlmi ve teknik verilere dayanılarak tespit işleminin yapılmış olması

hususları gözlenmektedir.

 

[1] TBMM,  Sıra No:180, Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu, s.4

[2] TBMM, Sıra No:180

[3] TBMM, Sıra No:180, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu/ Muhalefet Şerhi

[4] TBMM Genel Kurul Tutanağı, 24.Dönem 2.Yasama Yılı, 78.Birleşim, s.35

[5] KINAŞ Özcan, Riskli Yapılar ve Kentsel Dönüşüm Çalışmaları, Tunceli Örneği, Yüksek Lisans Tezi Yapı Eğitimi Ana Bilim Dalı, s.31

[6] KARAKOCALI/TOKBAŞ/SENCER/KURŞUN, Sorularla Kentsel Dönüşüm Hukuku, İstanbul  2017,s.23

[7] ÇINAR Burak Halil, Kentsel Dönüşümde Riskli Yapı Kavramı ve Riskli Yapının Unsurları, İstanbul Barosu Dergisi, C.92, S.2018/6, s.196

TÜMAY DÖNMEZ



Bu Bilgi Yararlı Oldu mu?
Anket Sonuçları
Kapat