0

Nafaka Alacağında Zamanaşımı Hakkında

Y.3.H.D. 2016/22425 E. 2017/10410 K. 19/06/2017 Tarih

ÖZET : Nafaka alacağı basit yargılamaya tabi dava türlerindendir. Zamanaşımı definin cevap dilekçesi ile verilmesi gerekecektir. Davalı taraf yargılamada zamanaşımı defini ileri sürmemiştir. Mahkeme tarafından,  bu hususun re’sen göz önüne alınması mümkün değildir. Hal böyle olunca, mahkemece; davalının yasal süre içinde zamanaşımı defini ileri sürmediği göz önünde bulundurularak, işin esasına girilmesi, ardından tüm taraf delilleri toplanarak ortaya çıkacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

DAVA VE KARAR : Taraflar arasındaki nafaka davasının mahkemece karar neticesinde, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki belgeler okunup gereği düşünüldü:

 Davacı, davalı ile Aydın Aile Mahkemesi'nin 2010/881 Esas, 2011/1176 karar sayılı ilamı ile boşandıklarını, müşterek çocuk Ya. S.'ın velayetinin kendisine verildiğini, müşterek çocuğun lise 2. Sınıf öğrencisi olduğunu, kendisinin çalışmadığını ve ekonomik sıkıntılar yaşadığını ileri sürerek, müşterek çocuk için aylık 1.500 TL iştirak, kendisi için aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

 Davalı, cevap süresinden sonra sunmuş olduğu dilekçesinde, çalışmadığını ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

 Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile dava tarihinden itibaren ortak çocuk Y. S. için aylık takdiren 600,00TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının yoksulluk nafakası talebinin zaman aşımı nedeniyle reddine; karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) TMK. 175. maddesi hükmü gereğince; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.

 TMK 178. maddesine göre ise; "Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."

Davacı; yukarıdaki yasa hükmü gereğince; boşanma nedeniyle yoksulluğa düştüğü iddiasıyla yoksulluk nafakası istemektedir.

Zamanaşımı; 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 125 vd. maddeleri ile 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 146 vd. maddelerinde genel anlamı ile hükme bağlamış olup, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması nedeni ile dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir. Bu bakımdan zaman aşımı def'i, alacaklının alacağın borçlunun rıızasına aykırı olarak dava yoluyla isteyebilme hakkını ortadan kaldıran kişisel bir savunma sebebidir.

Zamanaşımı hukuki niteliği itibariyle de, maddi hukuktan kaynaklanan bir defi olup; usul hukuku anlamında ise, bir savunma aracıdır. (Kuru: a.g.e., Cilt2, s.l761; Von Tuhr: Borçlar Hukuku (C.Edege Çevirisi), Ankara 1983, Cilt 1-2, s.688 vd; ...: Defi ve İtiraz Arasındaki Farklar ve ileri Sürülmesinin Hukuki Sonuçlan, EÜHF Dergisi, Cilt: III, Sayf 1, Kayseri 2008, s.255 vd.).

 Bu itibarla zamanaşımı def'i ileri sürüldüğünde, hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir. Ancak; borçlunun kendisine karşı açılmış olan alacak davasında böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi gerekmektedir.

 Zamanaşımı def'i HMK 'da ilk itirazlardan sayılmamış olup zamanaşımı def'inin hangi sürede ileri sürüleceği yasada açıkça düzenlenmemiştir. Bu yönden zamanaşımı def'i, tüm maddi vakıalara ilişkin beyanlarda olduğu gibi, savunmanın değiştirilmesi yasağının başladığı ana kadar ileri sürülebilir. HMK 141. maddesine göre ise savunmanın değiştirilmesi yasağı davanın yazılı ve basit yargılama usulüne tabi olmasına göre farklılık arz etmekle, yazılı yargılama usulünde savunmanın genişletilmesi yasağı ikinci cevap dilekçesi verilme süresinin dolması ile başlayacağından zamanaşımı def'i ikinci cevap dilekçesinin verilme zamanına kadar yapılabilecektir. Eğer dava basit yargılamaya tabi davalardan ise, bu davalarda cevaba cevap ve ikinci cevap söz konusu olmadığı için zamanaşımı def'inin cevap dilekçesi ile verilmesi gerekecektir. Ancak cevap dilekçesi ile böyle bir savunma yapılmaması durumunda, HMK 139/1 maddesine göre davacının ön inceleme duruşmasını takipsiz bırakması ve davalının buna rağmen davanın müracaata bırakılmasını istemek yerine, bu davayı takip edeceğini bildirerek, davaya devam yönünde alınacak kararla birlikte zamanaşımı def'inde bulunabilecektir.

 Somut olayda, tarafların Aydın Aile Mahkemesi'nin 2010/881 esas,2011/1176 karar sayılı kararı ile boşandıklarını, kararın 23/02/2012 tarihinde kesinleştiği, yoksulluk nafakası istemini içerir iş bu davanın ise bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra 15.01.2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

 Ne var ki dava konusu ihtilaf, basit yargılama usulüne tabi davalardan olup, zamanaşımı def'inin cevap dilekçesi ile verilmesi gerekecektir. Mahkemece, somut olayda davalıya dava dilekçesi 29.01.2016 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına karşın, davalı taraf hiçbir aşamada zamanaşımı defini ileri sürmemiştir. Davalı tarafça ileri sürülmeyen zamanaşımı definin mahkemece, resen göz önüne alınması mümkün değildir.

Hal böyle olunca, mahkemece; davalının yasal süre içinde zamanaşımı defini ileri sürmediği göz önünde bulundurularak, işin esasına girilmesi, ardından tüm taraf delilleri toplanarak ortaya çıkacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile davanın reddi doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlere davalı tarafın tüm, davacı tarafın sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK.nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.06.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.



Bu Bilgi Yararlı Oldu mu?
Anket Sonuçları
Kapat